28 Nisan 2011 Perşembe

Bu Kurt Kadın Çocuk Yapmak İstemiyor!



Beş gün boyunca kanayıp da ölmeyen bir şeye asla güvenmem. 


South Park dizisinin eşcinsel öğretmeni Mr Garrison kadınlar için şöyle diyordu 'Beş gün boyunca kanayıp da ölmeyen bir şeye asla güvenmem' buna aylarca güldüm ve şu an yazarken de hala gülüyorum. Her ayın üç gününü sancılar içinde ve ondan önceki bir haftayı da sinir krizinin eşiğinde geçiren bir insan olarak elimden gülmekten fazlası gelmiyor. Regl belasının kaba bir hesapla hayatımın üçte birini cehenneme çevirdiğini düşünürsek ''Erkek olsam neler yaparmışım be!'' diye düşünüp hayatımdaki tüm başarısızlıklara bahane bulmuş oluyorum.

ABD'de suçlu kadınlar hakkındaki istatistikler her ay düzenli olarak saldırı suçu işleyen kadınlar olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar sonucunda regl döneminde salgılanan bir tür hormonun saldırganlığı arttırdığı saptanıyor ve bu hormonu kontrol altına alan bir ilaç üretiliyor. Seksenli yıllarda piyasaya sürülen ilaç aylık periyotlarla suç işleyen kadınlarda ciddi düzelmeler sağlıyor. Son yıllarda bu konuyla ilgili bir habere rastlamadım pek araştırmadım da açıkçası ben de herkes gibi kendi deliliğimle yaşamayı öğrendim diyelim.

Regl öncesi beyninizin kafatasınızı çatırdatarak dışarı çıkması an meselesiymiş gibi bir paranoyayla yaşamak zorundasınız. Görüş alanınızı daraltan kan kırmızısı bir öfkenin pençesinde bedeniniz nabız gibi atarken tüm dış uyaranları özellikle de sinir bozucu olanları çarpı bir milyon olarak algılarsınız. Kokular yoğunlaşıp burun deliklerinizden ve ağzınızdan içeri dolar, sesler ete kemiğe bürünüp kulak zarınızı dövmeye, ışık ve görüntüler gözlerinizi oymaya başlar. Dolunayda değişen kurt adam efsanesi sadece regl olayını anlatan bir metafordur. Anlayışlı, neşeli, mantıklı, enerjik bir kadın, tırnaklarını yiyerek size nefret kusan, nörotik, mantıksız, yorgun ve öfkeli bir kadına dönüşür.

Tüm bunlar olurken çevrenizdekiler hiç bir şeyin farkında değilmiş gibidir, dostluklar biter, sevgililer gider, okullar bırakılır, işlerden istifa edilir, kediniz evden kaçar ne bileyim işte felaketler hayatınızı istila eder ama hiç bir çözüm üretemezsiniz. Kurbanlık koyun gibi her ay dişinizi sıkıp geçmesini bekler ve hasarı düşük tutmaya çalışırsınız. Öylesine kör bir öfkeye kapılırsınız ki kaybınızı umursamazsınız, dönemi atlatınca da acınız ve yalnızlığınızla baş başa kalırsınız.

Regl başladıktan hemen sonra kurt kadından eser kalmıyor acılar içinde kıvranan bir zavallıya dönüşüyorsunuz. Beliniz, karnınız, bacaklarınız, ayaklarınız ısıya aşırı duyarlı ve ağrılar içindeyken bir taraftan da mideniz bulanıyor, görünmez bir makara tüm sinir uçlarınızı ve damarlarınızı gerip gevşetiyor, uyumak ve hiç uyanmamak istiyorsunuz. Tüm bu eziyetlerin tek sebebi olur da bir gün çocuk yapmaya karar verirsek diye hazırlıklı olmak. Yani çocuğu dokuz ay karnımızda taşıyacak, acılar içinde doğuracak ve aylarca emzirecek olmamız yetmezmiş gibi bir de her ay bunun provasını yapmak zorundayız. Tüm bu süreci var eden güçle konuyu tartışmak isterdim ama ataerkil döneme geçmiş bulunduk Tanrıların hepsi erkek, halimden anlayacaklarını sanmam. Ayrıca da ne olmuş her ayın bir haftası biraz sinirliysem kalan üç hafta şeker gibi bir insanım adam olana çok bile. Kimse beni sıkıcı, monoton ya da donuk olmakla suçlayamaz sürprizlerle dolu bir insanım! Yaşasın erkek Tanrılar! Yaşasın hormonlar! Bir kaç bin yıl daha sıkarsam dişimi belki tek cinsiyetin var olduğu bir gezegende yaşamaya hak kazanırım böylece halden anlar Tanrıların ellerine bırakırım kendimi. O zamana kadar ayda bir kurt kadın olmaya devam. Hırrrr!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DOMESTİK ŞİDDET HAK EDİLEN BİR ŞEY Mİ VE DİNAZORLARLA BİR İLGİSİ VAR MI?

Bir tema farklı kanallardan tekrar tekrar karşıma çıkıyorsa biliyorum ki gör beni diyor havalı deyimle 'domestik şiddet' kuşa...