7 Mayıs 2011 Cumartesi

Senin Saçın Hangi Kuş?

20.Şubat.2011 COSMOTURK
Saçlarımı kestirdim! Kabartıldığında Bon Jovi’nin gençliği; düz tarandığında estetik sonrası hali gibi bir saç modeli yeterince kabartırsam kafamda tüylü bir hayvan ya da jungle varmış gibi hissedebilirim, çok sevdim! Jöleleyip bir de sigara tüttürürsem makyajsız yüzümle bir lezbiyene benzeyebilirim, serseri ve erkeksi bir lezbiyene. Hep bir lezbiyen olmak istemişimdir ama pek bana göre değil. Erkeklerin kişiliğine, iletişim beceriksizliklerine, kendilerini çok ciddiye almalarına ve daha bir sürü şeylerine pek bayılmasam da fiziksel olarak hiç de fena değiller özellikle de çenelerini kapalı tutmayı becerebiliyorlarsa. (Ağızlarını değil çenelerini!)

Yıllardır aynı Cindy Crawford saçlarıyla dolaşıp duruyordum ortalıklarda dergi için fotoğraf çektirirken birden ne kadar hanım hanımcık göründüğümü fark ettim, hanım hanımcık olmakta kötü bir taraf yok ama hanım hanımcık hissetmiyorsam saçlarımla yalan söylemiş olmuyor muyum? Bu ve benzeri birçok zırva düşüncenin motivasyonuyla kuaföre doğru yollara düştüm. Kuaförler devasa ve gürültülü bekleme salonlarından ibarettir benim için kapıdan girersiniz ve beklemeye başlarsınız, saçınız yıkanır ve beklemeye devam edersiniz, siz saçınızın nasıl kesilmesini istediğinizi uzun uzun anlatırken vakti zaten sınırlı olan kuaför çoktan yarısını kesmiştir bile! Kulağınızın dibinde acımasız bir makasın güzelliğinizi ve saygınlığınızı milim milim yok edişleri çınlarken çaresizlikle fönü beklersiniz. Meşgul kuaför fön için sizi yardımcısına havale eder, hevesli taze yardımcı kafanıza kuş kondurmaya azmetmiştir ne yaparsanız yapın saçınızı çekiştire çekiştire bonusa çevirir ve serinkanlı bir sırıtmayla birkaç saat dişinizi sıkarsanız hepsinin ineceğini ve saçın asıl modelini alacağını söyler. Paranızı öderken aynaya bakar ve şaşkın bir enayinin suratını görürsünüz, çaktırmadan enayiye birkaç saat sonra her şeyin düzeleceği teranesini yinelersiniz. Sokaklarda utanç içinde koşturarak evinize, güzel evinize ulaşmaya çalışırsınız…

Yazdıklarımdan anladığınızı düşünüyorum kuaföre gitmeyi pek sevmem ama her defasında son ana kadar bekleyip saçlarım beslemeye dönüşmüş olarak gittiğimden ve hazır gelmişken deyip manikür, pedikür, kaş Allah ne verdiyse bekleme zamanına sıkıştırdığımdan çıkarken hep çok hafiflemiş olurum. Başka türlü olsaydı zaten kuaförler bu kadar uzun yaşayamazdı. Her defasında kapıdan çıkarken bundan sonra daha sık geleceğime yeminler ediyor olurum. Kuaförler içimizdeki canavarı su yüzüne çıkarmaya cüret edebildiğimiz birkaç yerden birisidir bence. Bir İlkay var bende benden içeri ve eğer çıkarmazsam artık onu dışarı içerde havasızlıktan ölecek ve ben de hayatımın geri kalanını bir şey söylemek üzereyken donakalmış bir insanın askıdaki ifadesiyle uzamadan-kısalmadan, ilerlemeden-gerilemeden geçireceğim işte milyonlarcası gibi.

Düşünüyorum da yaşıtlarıma kıyasla ben isteklerini kimseye sormadan uygulamış sonuçlarına da katlanmış bir insan olarak geçmişe dair özlemleri veya kalkışmadığı şeylere dair pişmanlıkları nispeten az bir insanım. Ama yine de bugüne kadar belli kurallarla yaşadığımı fark ediyorum sınırlarımı, duvarlarımı, Türkan Şoray kanunlarımı, çizgilerin dışına çok da fazla taşmadığımı keşfediyorum ve artık taşmak, coşmak, sınırları geçmek istiyorsam diğer yaşıtlarımı hayal bile edemiyorum. Emeklilik planları, çocukların eğitimi, evliliğin konforuna yenik düşmüş hayaller, sosyal sınıflardan yıldızlı pekiyi alma cebelleşmeleri vb benim kendimi muaf tuttuğum ve bedelini de ödemekten yüksünmediğim mevzular ama biliyorum ki yaşıtlarım bu ve benzeri binlerce hayal kırıklığıyla başa çıkmak zorunda.

Bir çok konuda kendinizi açık ve esnek zannederken aslında en kuytuda kalmış, en önemsiz gibi görünen konularda açık veriyorsunuz. Yıllardır aynı saç modelini kullanmak, otuz yaşındayken size yakışan modelde kıyafetler giymek, evinizde hala beyaz ve krem tonları tercih etmek gibi, monotonluk sinsi sinsi sızıyor günlük yaşamınıza. Ben saçımı kuş yuvası gibi kestirdim insan ölmüyormuş deneyin siz de isterseniz tabi.

Arkadaşlar bu kurabiyeleri ben yapmadım ama ben aldım, ben seçtim! İyi ki de öyle yaptım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DOMESTİK ŞİDDET HAK EDİLEN BİR ŞEY Mİ VE DİNAZORLARLA BİR İLGİSİ VAR MI?

Bir tema farklı kanallardan tekrar tekrar karşıma çıkıyorsa biliyorum ki gör beni diyor havalı deyimle 'domestik şiddet' kuşa...